Zen öğretmeni ve pediyatrist Jan Chozen Bays’ın “Mindful
Eating” adlı makalesinden alıntılar
Farkındalıkla
yemek bu konuda bir kitap okumak değildir. Yemek yerken kitap okumak da
değildir. Farkındalıkla yemek uygulaması yapmaktır bizzat. Farkındalıkla yemek
yerken veya içerken tüm dikkatinizi, herhangi bir eleştiri veya yargılama
yapmaksızın, içsel ve dışsal çevrede meydana gelenlere vermektir. Çünkü yemek
yerken başka şeylerle ilgilenmeye ve bilincimizi körleştirmeye öylesine
alışkınız ki, ilk başlarda bütün dikkatimizi kesintisiz olarak ağzımızda olup
bitenlere vermek epey zor.
Diğer tüm
meditasyon çeşitlerinde olduğu gibi, farkındalıkla yemek zihnin dikkatini yeme
hislerine getirmeyi ve zihnimizin nasıl farklı şeylere dalıp gittiğini
keşfetmeye odaklanır. Yemek yerken emaillerimizi kontrol etmeye başladığımızı,
veya hafta sonu yapacaklarımız üzerine fanteziler kurduğumuzu fark ederiz. Bunu
not eder ve zihnimizi tekrar şimdiki ana, yemek yemenin getirdiği hislere
getiririz. Bunu tekrar tekrar uygularız, ta ki sağlıklı bir alışkanlık haline
gelene kadar.
Belirli bir süre için farkındalıkla
beslenmeye yoğunlaşmak faydalı olacaktır. Önemli bir hatırlatma: lütfen aşağıda
anlatılan uygulamalara başlarken merak ve eğlenceli mizacınızı koruyun.
Farkındalıkla yemek bir meditasyon ve bir maceradır, bir sınav değil. Size tam
anlamıyla burnunuzun altında saklanan büyüleyici bir dünyanın kapılarını
açabilir.
BİRİNCİ GÜN: YEDİ AÇILIĞI TESPİT ETMEYİ
ÖĞRENMEK
Tespit
yeteneği farkındalıkla yemenin temelidir, ve bu hafta boyunca çok işinize
yarayacak. En azından birinci gün üç defa, yemeye başlarken yedi açlığın
teşhisi uygulamasını yapın.
İlk olarak
Mide Açlığı ile başlayın. Mide ne kadar aç? Tamamen boş mu, yoksa kısmen dolu
mu? Mide ne kadar besini yemenizi istiyor? Şimdi Bedensel ya da Hücresel Açlığa
gelin. Bu daha ince bir iştir. Eğer hücreleriniz konuşabilseydi, sizden ne
yemenizi isterdi? Turunçgiller mi? Nişasta mı? Çorba? Protein? Beden sizden ne
yemenizi istiyor, bir ipucu alabilecek misiniz, bir deneyin.
Sonra Göz
Açlığına dönün. Yemeğinize bakın, gözlerinizle içinize alın. Renklere,
şekillerle ve dokuya bakın, ışığın üzerinde oynamasını izleyin. Daha sonra Burun
Açlığını tespit edin, yiyeceğin aromasını birkaç defa içinize çekin, sanki
güzel bir şarabı tadıyormuş gibi. Ardından Ağız Açlığı gelir. Ağzınıza bir
lokma alın ve gerçekten tadını çıkarın, değişen tadların ve dokuların tamamen
ayırdında olarak. Ağır ağır çiğneyin, zihnin dikkatini tekrar tekrar ağza
getirin.
Şimdi de
geliyoruz Zihin Açlığına. Yemek konusunda zihniniz size ne söylüyor? Yemek
üzerine düşüncelerinizin akışını yakalayabilecek misiniz bakın; beslenme
üzerine son araştırmalar neyi yiyip neyi yemememiz gerektiğini bile
öğrenebileceğimizi söylüyor. Son olarak Kalp Açlığına dönelim. Kalbiniz nasıl
hissediyor? Bu öğünü yemekten duygusal bir tatmin elde ettik mi? Yemek yemek
zorlu duygularımız yumuşattı mı? Ya da belki de zorlu duygular yemek tarafından
yaratıldı.
Belli bir
miktar yedikten sonra dikkatinizi tekrar Mide Açlığına getirin. Mide ne kadar
dolu? Çeyreği, yarısı, ya da tamamen dolu?
Lütfen Göz,
Burun, Ağız, Mide, Beden/Hücre, Zihin ve Kalp - Yedi Açlık tespiti uygulamasını
bugün birkaç defa çalışın. Eğer bu hafta boyunca her öğüne başlarken bu
uygulamayı yapmaya devam ederseniz, uygulamada ustalaşacak ve yalnızca bir kaç
saniyelik duraklamalarla yetineceksiniz.
İKİNCİ GÜN: DURAKLAMA UYGULAMASI
Yemekten
önce Yedi Açlık Saptaması yaparken duraklamayı öğreniyorsunuz. Şimdi yemek
sırasında pek çok defa bilinç bir şekilde ara vermeyi deneyin. Öğle yemeğinin
iki saat kadar uzayabildiği Fransa’da olduğu gibi, çok daha rahat, medeni bir
yeme şeklini deneyimliyorsunuz. Yemeğin dörtte birini, yarısını, dörtte üçünü
ve tamamını bitirdiğinizde duraklamayı deneyebilirsiniz. Durakladığınızda
zihnin dikkatini midenize yöneltin. Ne kadar dolu? Durakladığınızda bedeni gevşetin.
Yavaşça üç kez derin nefes alıp verin. Bunu yemeğin sonunda da tekrar edin.
ÜÇÜNCÜ GÜN: BEŞTE DÖRT DOYANA KADAR YİYİN
Yeme ve
duraksama uygulaması yapıp ne kadar doymuş olduğunuzu saptarken, midenizin
beşte dört dolduğunu fark ettiğinizde durun. Duraklayın ve bir miktar sıvı
tüketin; su, meyve suyu ya da çay.
Kendinize
(pek çok Asyalı’nın yaptığı gibi) şöyle diyebilirsiniz: “beşte dördü benim
içindi, kalan beşte bir doktorun.” Yemekten arta kalanları paket yaptırabilir,
ihtiyacı olan birine vermek veya ertesi gün yemek üzere yanınıza alabilirsiniz.
Doymuş
olduğunuzun farkına varmış, ancak yine de daha fazla yemek niyetindeyseniz,
yüksek sesle söyleyim, “tamamıyla doydum ama yine de bunu yiyeceğim.”
DÖRDÜNCÜ GÜN: BIRAK O ÇATALI!
Şimdi artık
duraklama uygulamasının ileri seviyelerine geçiyoruz.
Yemeğinizden
bir lokma ısırdığınızda çatalınızı (ya da kaşığınızı, yemek çubuklarınızı,
sandviçinizi veya kurabiyenizi) elinizden bırakın, ve tüm dikkatinizi ağzınızda
olan bitene yöneltin. Ağzınızın içinde değişen tadları, dokuları izlemek için
yardımı dokunacaksa gözlerinizi kapatabilirsiniz. Ancak ağzınızdaki lokma
bittikten sonra çatalınızı geri alın ve bir lokma daha ısırın.
BEŞİNCİ GÜN: YERKEN SADECE YİYİN
Japonya’da
yürürken bir şey yemek veya içmek büyük bir kabalıktır. Bugün bunu biraz daha
ileri götürecek, herhangi başka bir şey yaparken hiçbir şey yemeyecek ve
içmeyeceksiniz. Bunun anlamı, masaya oturup hem almakta olduğunuz yiyeceğe ve
içeceğe, hem de başka canlıların bedenlerini bedeninize kabul etmek gibi kutsal
ve mahrem bir eyleme karşı saygılı olmaktır. Farkındalıkla yaptığımızda yemek
yemek bir ayindir, tüm yaşamın bir birine bağımlılığını günde üç kere
onurlandırmanın bir yoludur.
Pratikte
bu, yürürken, araba kullanırken, otobüse binerken, okurken, bilgisayarda
çalışırken, televizyon izlerken, müzik dinlerken, hatta konuşurken yememek veya
içemek anlamına gelir. Yerken sadece yersiniz. “Ailemle nasıl sohbet edeceğim?”
mi diyorsunuz? Öncelikle ailenize, arkadaşlarınıza farkındalıkla yemek yemeyi
denediğinizi söyleyip destek olmalarını isteyebilirisiniz. Onlar da denemek
isteyebilir. Sonra, sırayla yemeyi ve başka şeylerle meşgul olmayı
deneyimleyebilirsiniz. Bir şey yemeden bir süre konuşur, ardından durup bir
lokma alır ve tüm dikkatinizle tadını çıkarırsınız. Lokmanızı yuttuktan sonra
tekrar konuşmaya devam edebilirsiniz. Kitabınızdan bir sayfa okur, veya bir e-posta
cevaplarsınız, ardından durup dikkatinizi vererek bir iki lokma yiyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder